Kaynak saça katlanamıyorum
Cengiz Abazoğlu, hafta içi her gün Kanal D’de yayınlanan “Bana Her Şey Yakışır” programıyla seyirci karşısına çıkıyor. Hem yarışmacılara hem de ekran başındakilere şıklık tüyoları veren ünlü modacı, kadınlarda en çok kaynak saç ve takma tırnağa kızıyor: “Bunlar kadınların güzelliğine gölge düşürüyor!”
* “Bana Her Şey Yakışır”dan sonra ekranlarda bir moda programı furyası başladı. Ne diyorsunuz bu duruma?
- Ben bunu meslek hayatımda da yaşıyorum. Koleksiyonlarımı sunduktan sonra sağda solda kötü kopyalarını görüyorum. Bu duruma alışığım yani. Programa başlarken çok heyecanlanmıştık, çünkü formatımız tamamen yerli. Birkaç bölümden sonra benzerlerinin çıkacağını da biliyorduk.
* Bu programla birlikte halka daha çok yakınlaştınız, değil mi?
- Evet, televizyon kişiyi daha ulaşılabilir ve anlaşılır kılıyor. Bu program da bizim aramızdaki duvarları kaldırdı. Her kadının içinde giysisiyle şık algılanma isteği var. Tüm kadınlar sahip olduklarıyla kompliman almayı sever. Bu da çok insanı bir durum. Biz de yaptığımız programla buna aracılık ediyoruz.
KADINLARIN EN BÜYÜK HATASI ALIŞVERİŞE ARKADAŞLA ÇIKMALARI
* Moda konusunda programda da, gündelik hayatta da en çok yapılan hata ne sizce?
- Ben, ömrüm boyunca alışveriş yapmayı sevmeyen bir kadına rastlamadım. Kadınların yaptıkları en büyük hata da alışverişe birileriyle çıkmaları. Mağazalara yakın arkadaşlarıyla gidiyorlar mesela, onlardan fikir alırken de aslında onların zevklerine göre alışveriş yaptıklarını unutuyorlar. Aslında arkadaşlarından değil, alışveriş yaptıkları yerdeki profesyonel satış danışmanlarından fikir almaları gerekiyor.
* Programda yapılmasına katlanamadığınız neler var?
- Bazen şık olmak için çok abartılı giyiniyorlar. Ne kadar fazla doldururlarsa, o kadar havalı ve seksi olacaklarını sanıyorlar. Bir de saçlarıyla problemi olmayan kadınların kaynak saç yaptırmalarına tahammül edemiyorum. Takma tırnaklara da öyle. Bunlar kadının güzelliğine gölge düşürüyor. Ama yeni sezonda programımıza gelen kadınların styling ve alışverişlerinin çok daha bilinçli ve güzel olduğunu söyleyebilirim.
İSTANBUL’UN FRANSA’DAN HİÇBİR FARKI YOK
* Yeni sezonun ilk bölümü Paris’te çekildi. Yarışmacılar neler yaptı orada?
- Ekibimizin götürdüğü sokaklarda küçük butiklere gittiler. 1000 euro ile alışveriş yaptılar. “Fransız kadını şıktır” derler. Ama ekran başındakiler gördü ki, İstanbul’un alışveriş caddelerinin Fransa’dakilerden hiçbir farkı yok.
* Başka şehirlere gidecek misiniz?
- İlerleyen bölümlerde Avrupa’daki diğer moda başkentlerine de gideceğiz.
ELBİSEMİZ GİYİLDİKÇE HAYAT BULUYORUZ
* Amerikalı oyuncu ve şarkıcı Lucy Hale, Teen Choice Awards törenine sizin tasarımınızla katılmıştı. Siz mi aracı olmuştunuz bunun için?
- Hayır... Gariptir, orada bir mağazadan alıyor. Belki ismimi bile okuyamıyor ama elbisenin altında “Made in Turkey” yazıyor. İşte bunlar yavaş yavaş insanların algılarını değiştirecek.
* Tasarımlarınızı hangi ünlüler giyiyor, siz elbiselerinizi en çok kimlerin üzerinde görmeyi seviyorsunuz?
- Saadet Işıl Aksoy, Hatice Aslan, Nehir Erdoğan, Özgü Namal, Demet Evgar ve daha birçok sanatçıyla çalışıyorum. İstediğin kadar güzel bir elbise yap, bir kadının üzerinde durmuyorsa kâr etmez. Onlar giyildikçe, biz de hayat buluyoruz.
FRANSA’DA BİZİM GÖRÜNTÜLERİMİZ YAYINLANIYOR
* “Bana Her Şey Yakışır”ın formatının yerli olduğunu söylediniz. Bu formatı yurtdışına sattınız mı?
- Evet, yapım ekibi 21 ülkeye sattı. Şimdi Fransa’da başlayacak program. Teaser’larında bizim görüntülerimiz dönüyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, her kadının ilgisini çekecek bir format bu...
Alıntı-Kelebek.
Şahsen ben de kaynak saça sinir oluyorum.