Dünyanın önde gelen film festivallerinden, İsviçre’deki Locarno
Film Festivali, 4-14 Ağustos günleri arasında 63’üncü kez düzenlenecek.
Festivalin ana yarışma bölümünde, Tayfun Pirselimoğlu’nun “Saç” adlı
filmi de yarışacak. Filmde eşinin borçlarını ödemek için saçlarını
perukçuya satan Meryem karakterine hayat veren Nazan Kesal, büyük bir
heyecanla yarışma gününü bekliyor. “Saç” filminde rol almaya nasıl karar verdiniz? -
“Saç”, Tayfun Pirselimoğlu’nun “Rıza”yla başlayan ve “Pus”la devam eden
üçlemesinin son filmi. Tayfun, çok eskiden beri çalışmak istediğim bir
yönetmendi. Geçtiğimiz yıl bu film için teklif gelince, fazla düşünmeden
kabul ettim. Çekimleri şubat ayında gerçekleştirdik. O dönem “Aşk ve
Ceza” dizisinde rol almaya başlamıştım ve tiyatro oyunum da devam
ediyordu. İyi bir programlamayla dizi, film ve tiyatroyu bir arada
yürütebildim.
Tayfun Pirselimoğlu ile daha önce yolunuz hiç kesişmedi mi?-
Aslında daha önce bir filmi için görüşmüştük ama beni çok genç
bulmuştu. Zaten daha sonra o filmi çekmedi. Doğru zamanda yeniden bir
araya geldik.
“Saç”, Locarno Film Festivali’nin ana yarışma bölümü Concorso Internazionale’de yarışıyor. Neler hissettiriyor bu durum size?-
Çok sevindirici bir durum tabii. Locarno, Avrupa’nın en büyük beş film
festivalinden biri. O yüzden bu adaylık bizim için çok kıymetli.
Locarno’ya gidiyor olmak muhteşem! Yarışma gününü iple çekiyorum...
SAÇLARIMI ÖYLE GÖRÜNCE KENDİMİ KÖTÜ HİSSETTİMFilmde canlandırdığınız Meryem karakterinden bahseder misiniz biraz?-
Aldığım teklifler arasında beni en çok heyecanlandıran karakterin
Meryem olduğunu söyleyebilirim. O kadar enteresan bir ruh hali var ki!
İstanbul’da bir gecekonduda yaşıyor. Evli, çocuğu olmayan, kocasıyla ilişkileri donmuş bir kadın...
Peki bu kadın neler yaşıyor da saçlarını satmak zorunda kalıyor?-
Meryem, kocasının borçlarını kapatmak için satacak hiçbir şey
bulamayınca, saçlarını perukçuya satmaya karar veriyor. Yani kocası için
saçını süpürge ediyor. Saç o bölgelerde çok önemli ama Meryem saçlarını
kestirmeyi göze alacak kadar kadınlığından uzaklaşmış. Ayberk Pekcan’ın
canlandırdığı Perukçu Hamdi, dükkanına gelen Meryem’e garip bir
tutkuyla bağlanıyor. Filmde de Hamdi, Meryem ve onun eşi arasındaki
hastalıklı ilişki anlatılıyor.
Filmde kesilen saç sizin kendi saçınız mıydı?-
Çekimlerde saçlarım omuzlarımdaydı, kaynakla belime kadar uzattık.
Kesilme sahnesinden sonra kulak hizama kadar kısaldı. Açıkçası
saçlarımın o halini görünce kendimi kötü hissettim.
Dayak sahneniz var mı?- Öyle bir sahne yok ama dayak izlerini görebileceksiniz...
ŞİMDİ SIRADA REHA ERDEM VARÜniversitenin oyunculuk bölümünden mezun olduktan sonra “10 yıl içinde Altın Portakal almak istiyorum” demişsiniz, dileğiniz gerçekleşti. Hep böyle hedefler koyar mısınız önünüze?-
Belli hayallerim var, onları düşünerek yaşamak beni mutlu ediyor.
Mesela Nuri Bilge Ceylan’la çalışmayı çok istiyordum, iki filminde
oynama imkanı buldum. Tayfun’la çalışmayı da çok istiyordum, o da
oldu...
Eksik kaldı mı?
- Reha Erdem’le de çalışmayı çok istiyorum. Şimdi sırada o var...
Filmografinize baktığımda, hep sanat filmlerinde yer aldığınızı görüyorum. Bunun özel bir nedeni var mı?-
İnsanlar sanatla biraz da ölümsüz olmak için uğraşırlar. Çünkü sanat
ölümsüzlükle eşdeğer. Önemli olan, yıllar sonra çocuklarına, torunlarına
gösterebileceğin kalıcı işler yapmak. Ben de popüler kültürün
istediklerinde değil de, sanat filmlerinde yer almayı tercih ediyorum...
Ama aynı zamanda “Aşk ve Ceza” dizisinde oynuyorsunuz... -
Diziler için de aynı durum geçerli ama. Hikayesi, mantığı, çekim
tekniği açısından aralarında farklılıklar var. Onlar da aralarında
kaliteli dizi, kalitesiz dizi, sabun köpüğü dizi diye ayrılıyor.
Televizyonda popüler kültüre hizmet ediyoruz ama sinemaya, tiyatroya,
operaya gidemeyen insanların da yaşamlarında biraz olsun soluk
almalarını sağlıyoruz. Dizide rol alıyorsam da oyuncu, yapımcı, kadro
olarak en iyisini tercih etmeye çalışıyorum.
İZLEYİCİ “SEN DAHA İYİSİNE LAYIKSIN” DİYOR“Aşk
ve Ceza”da canlandırdığınız Sevgi karakteri, hastalıklı bir aşkın
pençesinde. Dışarıdan bakınca Sevgi’ye kızdığınız oluyor mu?-
Ona dışarıdan bakmamaya çalışıyorum. Sevgi’nin Bora’ya bu kadar aşık
olması beni rahatsız etmiyor. Ben aklımı kaybedecek kadar aşık olmadım.
Böyle hastalıklı bir kadını oynadıkça da en azından bu durumu anlamış
oluyorum.
İzleyicinin tepkisi nasıl Sevgi’ye?-
Çok kızıyorlar. “Ne buluyorsun Bora’da, bırak onu, daha iyilerine
layıksın” diyorlar. Özellikle anneannem “Kurtulamadın gitti” diyor.