Fatih Türkmenoğlu, CNN Türk’te ekrana gelen “Sahil Günlüğü”
programında Türkiye’nin sahillerini köy köy, kasaba kasaba dolaşıyor.
Beş yıldır gezi programı yapan sunucu, “Yıllardır haber merkezinde
çalışan ağabeylerimiz bile ‘amma geziyorsun sende’ diyorlar. Gezi
programı yapmak televizyon dünyasında imrenilecek bir iştir.” diyor. “Sahil Günlüğü” programıyla beşinci senenizi doldurdunuz değil mi? -
Evet. Bir sene önce de “Karadan Mavi Yolculuk” diye bir program
yapmıştık. O da gezi programıydı. Altı yazdır geziyorum. Zaten en keyif
alınan noktası da
bu.
Kaç bölüm oldu bugüne kadar? - Bu yaz
ile birlikte 250 bölüm olacak.
Programınız ne zaman seyirciyle buluşuyor? - Hafta içi her gün
yeni bölümler, hafta sonu ise tekrarları ekrana geliyor. Her kuşaktan izleyiciyi ekrana bağlıyoruz.
Televizyon dünyasında imrenilen bir iş değil midir gezi programı yapmak? - Aynen öyle. Yıllardır
haber merkezinde çalışan ağabeylerimiz bile “amma geziyorsun sende” diyorlar. Ancak bu işin de kendine göre zorlukları
var. Her şeyden önce ön hazırlığı var, mekanlar arası seyahati var, ailenden uzak kalması var... ‘Ama gelin
haber bülteni sunacaksınız’ deseniz kabul etmem. O
kadar da çok yaptığım işi seviyorum.
Neden haber bülteni sunmak istemiyorsunuz?-
Masabaşı beni boğuyor. Ön hazırlığımı dışarıda yapıyorum. Oturan adamın
artıları farklı ama ben dolaşan adamım. Bilgiye görerek de ulaşmam
gerekiyor.
Altı yıldız Türkiye’yi geziyorsunuz. Hep aynı yerlere gitmekten sıkılmadınız mı, her yıl ne kadar yenilik olabilir ki?-
Benim bile ilk kez gittiğim yerler oldu bu yaz için. Bazı yerlere her
sene gidiyoruz ama her gittiğimizde bir yenilik, yeni açılmış bir yer
oluyor. Bir önceki gidişimizde bulunmayan restoran, otel veya bir
işletme ilgimizi çekebiliyor. Aslına bakarsanız bu programda kendimi
test ediyorum daha ne kadar yenilik çıkarılabilir diye. Ve en az beş yıl
daha bu işi yapabileceğimi düşünüyorum.
Peki hiç yurtdışında gezi programı yapmayı düşünmediniz mi?-
Yurtdışında çekim yapmayı özellikle istemiyorum. Ön hazırlığı çok daha
fazla, sonrasında da çok daha uzun çalışmanız gerekiyor. Orada bir
programı 7-8 günde çıkarırken, yurtiçinde sistemli bir programla üç
günde aynı yayın bandını elde edebiliyorsunuz. Daha az zahmetli ve
keyifli oluyor. ızinlerle, prosedürlerle uğraşmıyorsunuz. Bir de evde
kızlarım var, benim de görevlerim var. Onlara nerede olursam olayım
ezbere masallar anlatıyorum telefondan. Durum böyle olunca ne işim var
Latin Amerika sokaklarında...
“Sahil Günlüğü”nün bunca yıl başarıyla devam etmesini sağlayan en önemli unsurlar neler?
- İnsan öğesi ve
haber niteliği olması. Bir nevi
haber programı yapıyoruz ama içinde insan portreleri de var yaşam stilleri
de. ınsanların sevmesinin nedeni de bu. Çünkü programı izlerken,
izledikleri tematik kanala uygun bir gezi programıyla karşılaşıyorlar.
Bu da hem
haber alma isteklerini hem de gezip göremedikleri ya da gezmeyi istedikleri yerleri o hazla izlemelerini sağlıyor.
TATİL DANIŞMANI GİBİYİM
Elinizde tüm program kayıtlarınız var mı?- Yok. Ayda yılda bir gazetede
haber çıkar, saklarım. ‘Bakın babanız bunu yapmıştı’ diye ileride çocuklara
göstermek için. Onun dışında ben günü yaşıyorum, dünde kalmıyorum.
Sokakta sizi görenlerin ilk sorusu “nereye gidelim” mi oluyor?- Daha çok “Hafta sonu iki gün tatilim var.
İstanbul’a
yakın en güzel yer neresi” ya da “Eşime sürpriz yapacağım. En romantik
yer neresi” gibi nitelikli sorular geliyor. Hangi restorana gitmeliler,
hangi otelde ne kadara kalmalılar, kanalda olmak üzere herkes bana
soruyor. Tatil danışmanı gibi oldum. Ben de sadece keyifli yaşayacakları
yerleri söylüyorum, alacakları haz onlara kalmış.
YAPTIĞIM UÇUKLUKLARI EŞİME SÖYLEMİYORUMBugüne kadar en uçuk hareketiniz ne oldu?- Benim yaptığım en uçuk şey denize atlamak ve uçmak. Bunları yapmak
televizyon adına yapılmış bir şey değil. Bazen yaptıklarımı eşime söylemiyorum.
Mesela eşime bir keresinde tek motorlu bir uçakla uçmak istediğimi
söyledim. Eşim küçük kızımın henüz 4 aylık olduğunu hatırlatarak “ıki
çocuk babası olduğunu unutma” dedi. Ama aklımda da kaldı o tek motorlu
uçakta.