Canlı Barbie aşkı anlatıyor
Sarı saçları, pembe arabası, ilginç klipleri, günlük hayatını, erkek arkadaşlarını hatta alışverişlerini anlatan şarkıları ile merak uyandıran ve sık sık “Gerçek mi?” dedirten Kendi, neşeli ve aşka inanan bir genç kadın... Aşkın insanı paranoyak yaptığını söyleyen 23 yaşındakı şarkıcı, özel hayatını anlattı. Kendi, aşkta mutluluğu yakalamanın kolay olmadığını da itiraf etti.
“Sağa sola takılarak, vitrinlere bakınarak, geçiyor günler aval aval dolanarak. Cebimde Visam, altımda arabam var.” Bu sözler birkaç yıl önce ‘Salla’ adlı şarkısıyla müzik piyasasına ansızın giren 23 yaşındaki, Barbie bebek kıyafetli, çıtı pıtı, sarışın bir genç kıza ait... Müzik hayatına, arkadaşlarının kendine has tarzı sebebiyle ona taktığı ‘Kendi’ ismiyle atılan genç şarkıcı, geçtiğimiz yıl da ‘Evcilik Oyunu’ adlı bir reality şov programıyla gündeme gelmişti. 46 dergisinin ‘aşk’ konulu sayısına seksi pozlar veren Kendi, aşkı ve aşklarını anlattı.
* Âşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?
İnsan biraz daha paranoyaklaşıyor. İlgi tamamen karşı tarafa yoğunlaşıyor. Kendinden daha fazla düşünmeye başlıyorsun onu. Bu, aşkın kimyasında var.
AŞKTA TUTKU VAR SEVGİ DE İSE YOK
* Aşk ve sevgiyi nasıl ayırt edersiniz?
Aşkın içinde tutku var, sevginin içinde tutku yok. Daha karşılıksız seviyorsun. Aşkta bir alışveriş olması gerekiyor ve bir şekilde hayatı paylaşmanız gerekiyor. Sevgi ise karşılıksız olabilir. Herhangi birisi veya herhangi bir şey için.
* Artık âşık olmadığınızı nasıl anlarsınız?
Gerçekten yaptığı her şey batıyorsa anlarım. Gerçi şöyle de bir çelişki var, karşındakinin yaptığı her şey batıp da bir anda sana çok çekici gelmeye de başlayabilir. Öyle de bir aşk doğabilir.
* Sizce ne oluyor da aşk bitiveriyor?
Zamanı doluyor bence.
* Bunun bir miladı mı var?
Evet, bence kesinlikle var. Hiçbir aşk sonsuza dek sürmüyor. Eski erkek arkadaşımla olan ilişkim öyle bir şeydi. 14 yaşında beraber olmaya başladık ve beş yıl sürdü ilişkimiz. O beraberlikte en iyi şekilde bitirelim, evlenelim, çocuk yapalım moduna girmişken bir anda ayrıldık. Ayrıldığımızda da birbirimize karşı nefret duymaya başladık. Beraber yaptığımız şeyler boş gelmeye başladı. Geçmişe her döndüğümüzde “Nasıl yaptık biz böyle bir şeyi, ne kadar mutluyduk halbuki o zaman” dediğimiz çok oldu.