Ellerinden kayıp giden hayatlarını, başkalarının çizdiği yolda sürüklemek zorunda kalan iki gencin hikayesi..
Fatmagül bir sahil kasabasında, fazla saf ağabeyi Rahmi ve onunla
mecburen evlenmek zorunda kalan yengesi Mukaddes’le birlikte yaşıyor..
Askerden yeni dönen nişanlısı Mustafa ile evlenmek için gün saymakta..
Çocukluk aşkı Mustafa.. Mustafa arkadaşlarıyla oynarken Fatmagül, onun
kaçan misketlerini toplamış, kukalarını o dizmiş, annesi pantolonunu
yırttığını görmesin diye eve gitmeden o dikmiş pantolonunu küçük
elleriyle..
Fatmagül çocukluğunda da sessizmiş, herkes alışkın onun suskunluğuna..
Mustafa ona dokunmaya kıyamıyor, birlikte oturacakları, çocuklarını
büyütecekleri evi kendi elleriyle yapıyor… Bugüne kadar kendine ait
hiçbir şeyi olmayan Fatmagül, Mustafa’ya yardım ederken sabırla kendine
ait bir hayata hazırlanıyor..
Kerim de yakın kasabalı.. Babası o daha çok küçükken bir başka kadın
için annesini terk etmiş.. Durumu kabullenemeyen annesinin intiharıyla
yapayalnız kalmış. Yörenin şifacısı Ebe Nine’nin sahip çıktığı Kerim onu
hem anne hem abla bilmiş. Ebe Nine’ye sadece adı miras kalmamış
annesinden.. Annesinin mübadele yıllarında sahip olduğu, şimdi sit alanı
olan deniz kenarında geniş bir arazinin sahibi.. Beldenin
zenginlerinden Reşat Yaşaran’ın gözü Ebe Nine’nin arazisinde..
İstanbul’da kardeşi Rıfat’la ortak büyük bir müteahhitlik şirketinin
sahibi olan Reşat Yaşaran, türlü oyunlarla kasabalının değerli
arazilerini ele geçirmiş, bir tek Ebe Nine’ye diş geçirememiş..
Kerim bir demir atölyesinde çalışıyor..Balıkçılıktan denizden anlıyor.
Yazları, çocukken aralarında sınıf farkı olmayan ama büyüdükçe
mesafelerin dile gelmese de hissedildiği ilk okul arkadaşları Selim,
Erdoğan ve Vural’ın yollarını gözlüyor.. Selim, Reşat Yaşaran’ın oğlu,
Erdoğan onun kuzeni. Vural beldenin tapu kadastro müdürünün oğlu..
Kerim’in kasabanın sınırları içinde kalan hayatı her yaz onların tatil
için birkaç haftalığına gelmeleriyle renkleniyor..
Bu yaz renkler, Fatmagül’ün üzerine çöken dört gölgeyle birlikte kararır..
Selim’in, babasının baskısıyla nişanlandığı gece, sabaha kadar içen dört
arkadaşın yolu, nişanlısını denize uğurlamak için evden çıkan
Fatmagül’le kesişir..
Kuytu kayalıklarda, şakayla başlayan kovalamaca, ömür boyu peşlerinden gelecek bir utancın kaynağı olacaktır.
Mustafa dokunmaya kıyamadığı nişanlısının ‘lekelenmesiyle’ bütün
geçmiş ve geleceğini ateşe verir. Kendi elleriyle yaptığı evi yakar..
Oğlu ve yeğeninin karıştığı olay ortaya çıkmasın diye kolları sıvayan
Reşat Yaşaran, karısının kardeşi Münir’in çabalarıyla, Fatmagül’ün
yengesini satın alır..
Kerim Yaşaranların baskılarına ve büyük utancına yenik düşer ve Fatmagül’le evlenmeye mecbur olur.
Sadece bedenine değil hayatına da tecavüz edilmiştir Fatmagül’ün.. Fatmagül Kerime mahkum edilir..
Nefretle başlarlar, başkalarının onlara sundukları yeni hayatlarına..
İntikam almak isteyen Mustafa’nın soğuk nefesini her an enselerinde
hissederek aynı evin içinde birbirlerine düşman, hayata tutunmaya
çalışırken, hayatlarını hiç bitmeyecek bir kabusa çeviren o sabahın
izleri, filizlenmeye başlayan aşkın önünde en büyük engeldir.